top of page
Ara

SAHNEDE YERİNİ AL

Hepimizin asıl amacı hayatta kalmak ve bunun için de doğaya uyum sağlamak değil mi?


OYUNCULAR:

Penguen

Kedi

Köpek

Çita

İnek

Fil


BİRİNCİ PERDE

Sahne karanlıktır. Yalnızca hafif bir sis görünür. Etrafta başka hiçbir dekor yoktur. Ardından tek tek hayvanlar aydınlatılır. Hepsi birbirine bakar ve yavaş yavaş sahnenin ortasında toplanmaya başlarlar.


KEDİ: (kenarda tek başına yalanarak temizlenmeye çalışır. Ancak üzerindeki İngiliz Kraliyet muhafız kostümü yüzünden zorlanır. Işık diğer hayvana çevrilirken konuşur) Kimi bekliyoruz?

KÖPEK: (üzerine gelen ışıktan rahatsız olur. Gözlerini kısarak iyice etrafa bakar ve ortamı koklar) Ben emredildiği gibi buradayım. Galiba çocuk eksik.

KEDİ: (aşağılayıcı bakışlarını köpeğe diker) Üzerindeki ne öyle? Kıyafet balosu denilince aklına hizmetçi olmak mı geldi? Gerçi senin gibi itaatkar birine uygun bir kıyafet olmuş. Önlüğün beyaz olmasaymış bari. Birazdan çocukla oyun oynamak ve onu memnun etmek için leş gibi yapacaksın.

İNEK: (ışık üzerine çevrilince koşmaya hazırlanır. Sonra bugün izinli olduğunu hatırlayarak rahatlar) Selam millet. Ben de çocuğu göremedim. Acaba kıyafetine mi karar veremedi?

KEDİ: (ineğe döner) Sen neden bir şey giymedin. Ayağında spor ayakkabıyla ne kılığına girdin?

İNEK: (spor ayakkabılarına bakar) Şey, ben sporcu oldum. Uzun maraton koşucusu.

KÖPEK: Tamam da koşucular şort ve atlet giyer.

İNEK: Üzerime bir şey giymedim. Çünkü koşmam gerekirse kıyafet beni yavaşlatır anlıyor musunuz? Hızlı koşabilmek için çıplağım. Hani yüzücülerin saliselik fark atmak için vücut kıllarını kesmesi gibi.

Sessizlik olur. Kedi yalanmaya çabalar, yine beceremez. Sinirini inekten çıkarır.

KEDİ: Seni keseceklerinden korktun değil mi? Eğer gelirlerse çıplak daha hızlı koşacağını düşündün.

İNEK: Sahi kasabanın berberine gidip tıraş mı olsaydım? Sonuçta bugün her şeye iznimiz var değil mi? Durun, ben çocuk gelene kadar bir tıraş olup geleyim.

İnek sahneyi terk edecekken bir gürültü kopar. Işık sesin geldiği tarafa döner. Penguen taktığı kanatlarla uçmaya çalışmaktadır.

PENGUEN: Madem ben bir çeşit kuşum. Neden uçamıyorum abi? Kanatlarım gelişmediği için uçamadığımı söylüyorlar. Al sana kocaman kanat! Kuş deyince kimin aklına perde ayaklı yüzebilen hayvan gelir? Biri bana söylesin Allah aşkına!

KÖPEK: (penguene bakar ve üzülerek konuşur) Belki kartal kanadı sana uygun değildir? Akbaba mı deneseydin? Ya da martı? Evet evet martı kanadının büyüklüğünün yüzey alanı sana daha uygun. Dur ben bulup getirim şimdi sana. Asma suratını! Hem devekuşu da kuş; ama o da uçamıyor. Yalnız değilsin.

KEDİ: Devekuşunun boyunu gördün mü sen? Tabii ki uçamaması normal. O boyutlarda olsam ben de dert etmem. Sonuçta onu avlamaya çalışan çoğu hayvanı korkutabilecek kadar heybetli. Ama bu penguen… (pengueni iyice kızdırmak için cümlesini tamamlamadan önce düşünür) Yani nasıl desem bilmem ki… Boyutu uçmaya uygun; ama beceremiyor, gagası var; ama ağzından çıkan ses eşek anırmasına benziyor. Halbuki kuş denince aklıma hep cıvıl cıvıl öten ve göklerde süzülen zarif hayvanlar geliyor. Zorlamasan mı artık? Belki birkaç yıla literatürde sizi kuş kategorisinden çıkarırlar ha ne dersin? Bak aklıma bir şey geldi. Nasıl olsa asla uçmayı beceremeyeceksin. Bari bizim gibi hayalini gerçekleştirecek bir insan kostümü seç. Pilot ol mesela. İnan bana pilot olursan uçabilme ihtimalin, bu kanatlarla uçabilme ihtimalinden çok daha yüksek! (pis pis sırıtır)

PENGUEN: (çok bozulur. Ama kediyle ağız dalaşına girmez. Uçmak için çabalamaya devam eder) Sahi çocuk nerede? Çitayı da göremedim.

ÇİTA: (tüm vücudunu saran, lateks kumaştan yapılmış, leopar desen bir kıyafet giymiştir) Buradayım. Leopar desen moda değil miydi ya? Modacı oldum ben. Seksi bir modacı.

FİL: (hortumunu rengarenk boyamıştır. Üzerinde de palyaço kıyafeti vardır) Seksi mi? Leopar desenin insanlara neden seksi geldiğini anlayamıyorum. 1920’lerden beri moda dünyasının leopar deseni lüks segment tasarımlarda kullandığını biliyor muydunuz? Ama bu desenin bir moda klasiği olma sebebi milyonların stil ikonu olan Jacqueline Kennedy’nin leopar desenli paltosudur. Hem…

KEDİ: (filin sözünü keser) Palyaço kostümü giyip gelen biri moda dersi mi veriyor? Leoparın vahşi bir çekiciliği var. Fil desen mi giysin insanlar? Gri ve pütürlü kumaştan, aralara çamur serpiştirilmiş, fil dişi düğmelerle süslenmiş bir elbise. (yüzünü ekşitir) Erkeklere pek çekici ve seksi geleceğini sanmıyorum; ama bak aklıma ne geldi? Bir erkek altına pütürlü gri kumaştan pantolon giyerse ve filin hortumunu da uygun bir şekilde aksesuar olarak pantolonunun fermuar kısmına iliştirirse… (kahkaha atar) Kadınlar eminim erkeklerin üzerinde bu tasarımı çok seveceklerdir.

Kedi esprisine tek başına güler. Penguen hala uçmaya çalışmaktadır. İnek tedirgindir.

İNEK: Çocuk gelmeyecek mi acaba? Burada hepimiz onun için toplanmadık mı?

ÇİTA: Şu kedinin yaptığı pis muhabbete bakılırsa, bence bizim burada olma sebebimiz bir çocuk değil.

PENGUEN: (sinirle kanatları fırlatır) Daha yaratıcı biri olsaydı bari. Mesela ben bu sefer uçabilseydim.

KÖPEK, FİL, ÇİTA, PENGUEN, İNEK: (hep bir ağızdan) Eee kim topladı o zaman bizi buraya?

Kedi hala yalanmaya çalışmaktadır. Diğer tüm hayvanlar ona bakmaktadır.

KEDİ: Saçmalamayın! Sizi neden buraya ben toplayayım? Burada olmak benim seçimim olsaydı fil yerine fare, penguen yerine tavuk, çita yerine kurbağa isterdim. İnek kalabilir ama canlı olarak değil!

KÖPEK: Beni saymayı unuttun!

KEDİ: Hayır unutmadım. Nedense varlığın bir şekilde hoşuma gidiyor. Dört ayaklı evcil hayvan kategorisine ikimizin girdiğini düşününce seninle kendimi kıyaslıyorum ve zekamla gurur duyuyorum. Üstelik canım sıkılınca lazım oluyorsun. Benden korkman hoşuma gidiyor.

Köpek hırlar, kedinin umurunda olmaz. İnek gitmek üzere çıkışı arar.

İNEK: Millet buradan çıkış yok sanırım. (etrafta koşarak bağırmaya başlar) Hepimizi diri diri kesecekler! Buradan çıkış yookkk!

Diğer hauvanlar insanlar tarafından yenmedikleri için, bir çıkış olmaması hiçbirini korkutmaz.

İnek, dört dönerek çıkışı aramaya devam eder.

Kedi, çocuğun gelmeyeceğinden emin olunca kıyafetinin önünü açarak yalanmaya başlar.

Köpek, topuyla oynayacak birini bulmaya çalışır. Ama kimse ilgilenmez.

Çıkış bulamayınca iyice çılgına dönen ineğin çığlığıyla kısa bir zaman için sahne tamamen aydınlanır. O sırada yalnızca kedi meraklı gözleriyle etrafı iyice inceler. Diğerleri ineği sakinleştirmekle meşguldür. Sahne kararır.

Perde Kapanır

İKİNCİ PERDE

Etraf loştur. İnek biraz sakinleşmiştir. Ama her çıtırtıda korkuyla yerinden sıçrar.

Kedi hariç diğer tüm hayvanlar da burada olmaktan sıkılmıştır ve bir çıkış aramaktadır.

KEDİ: Korkmana gerek yok, kimse gelip seni yemeyecek.

İNEK: Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun? Biri bizi buraya tıktı ve bize ne yapacakları belli değil. (birkaç adım öne çıkarak seyircileri görmeye çalışır) Eğer beni duyuyorsanız size bir araştırmadan bahsetmek istiyorum. Hayvansal protein tüketimi insanlara ve dünyaya zarar veriyor. Kanser, şeker ve kalp hastalığına sebep olduğunu kanıtlayan araştırmalar var. Beni yiyeceksiniz diye nasıl stres olduğuma bir baksanıza; o etten size fayda gelir mi? Üstelik yemek için ürettiğiniz hayvanlar dünyaya salınan sera gazının en büyük kaynaklarından biri.

ÇİTA: (yalanarak ve gözlerini ineğe dikerek konuşur) Off! Biraz daha burada kalırsak insanlara gerek kalmayacağının farkındasın değil mi? Acıkmaya başlıyorum.

İNEK: (sessizce bir köşeye geçer)

KEDİ: İstediğin kadar acık. İneği yemen mümkün değil. Hatta acıkmadın bile!

ÇİTA: Senin şu çok bilmiş tavırların sinirlerimi bozmaya başladı biliyor musun? Canımı sıkma seni bile yerim! Yalnız önce şu kıyafetten kurtulmam lazım.

KEDİ: O da mümkün değil! Buraya geldiğimizden beri üzerimdekini çıkarmayı deniyorum. Tek yapabildiğim iki tane düğmeyi açmak (kendini temizleyemediği için iyice sinirlenir) Biz gerçek değiliz! Sanırım bu bir kıyafet balosu da değil ve o çocuk asla gelmeyecek!

KÖPEK: (konuşmak için ağzındaki topu düşürür) O ne demek?

KEDİ: Sen insanların gözünde itaatkar bir hizmetçisin ve hep öyle kalacaksın demek! (kahkaha atar)

ÇİTA: Ne yani insanlar beni seksi bir leopar olarak mı görmek istiyor?

KEDİ: (bir süre düşünür; ama cevap bulamaz) İnek bağırdığında ışıklar yanmıştı hatırlıyor musunuz? O sırada hepiniz onu sakinleştirmeye çalışırken ben biraz etrafı kolaçan ettim ve burası tam olarak bir beyine benziyordu.

PENGUEN: Beyin mi? Peki ama kimin beyni? Sanırım konunun bu sefer bir insanla alakası yok. Kendi korkularımızı, beklentilerimizi ve hayallerimizi yaşıyor olabiliriz. Kendi beynimizin içinde hapsolduk! Yoksa bir insan neden bir penguenin uçamamasına bu kadar üzülüp kafa yorsun ki? Buna ancak ben üzülebilirim.

FİL: Bence bir insanın hayal gücüyüz ve insan beyninin içindeyiz. Sen uçmak istediğin için kendini bir kartal gibi hayal ediyor olabilirsin. (kendi üzerindeki kıyafeti inceler) Ama ben kendimi palyaço olarak hayal etmiyorum. Bu ancak benim sevimli olduğumu düşünen bir insanın fikridir. Şu an hepimiz bir insanın zihninde hapis kaldık!

Aralarında kavga etmeye başlarlar. Herkes diğerini dinlemeden fikrini söylemeye, kendini savunmaya çalışır. O kadar çok hep bir ağızdan konuşmaya başlarlar ki, kimse birbirini duymaz ve neden bahsedildiği anlaşılmaz. Yaptıklarını fark ettiklerinde susarlar. Uzun bir süre sessizlik olur. İnek tam konuşacakken kedi atılır.

KEDİ: Şşşt susun! (hepsinin ilgisini çektiğinde sesini alçaltarak konuşmaya başlar) Bu kesinlikle bir insan beyni! Benimle aynı fikirde değilseniz bile lütfen insanlaşmadan fikrinizi söyleyin. Birbirimizi dinleyelim ki ne olduğunu anlayıp çözüm üretebilelim. (ineğe bakar) Bu ineğin kesilme korkusuna saatlerce şahitlik etmek niyetinde değilim. Bir çıkış yolu bulmalıyız.

KÖPEK: (kahkaha atar) İçindeki iyilik dışa vurdu kedicik. Bir kalbin varmış demek. Bu da neyi kanıtlıyor biliyor musun? (her hayvanı tek tek inceler) Yani bu üzerimizdeki kıyafetler, davranışlarımız… Benim insanların gözünde itaatkar bir hizmetçi olduğumu kabul edelim. (bir süre sessizce düşünür) Ya da onların bu düşüncesini fazlasıyla benimsediğim için sadık olmayı seçmiş bir köpek olabilirim. Evcilleştikçe insanların beklentilerini karşılamayı öğrendim belki de! Hem onları daha çok mutlu ettim. Hem de ihtiyacım olan yemeğe kavuşmanın kolay yolunu çözmüş oldum. (kediye bakar) Ayrıca kedilerin nankör olduğunu da düşünmüyorum. Sadece fazla kibirlisiniz!

ÇİTA: Kendimize insani özellikler yakıştırdığımıza göre burada bir sorun var! Hepimizin asıl amacı hayatta kalmak ve bunun için de doğaya uyum sağlamak değil mi? (hepsi kafa sallar) İnsanlar hariç! Şimdi neden doğru davranan onlarmış gibi bize yakıştırdıkları karakterleri benimsiyoruz?

PENGUEN: Ya bizi kendileri gibi insanlaştırdıklarında onlara benzeyip benzemeyeceğimizi, hırslarımıza yenilip yenilmeyeceğimizi deniyorlarsa? Sonuçta benim dışımda bu kadar uçmaya kafayı takmış bir penguen arkadaşım olmadı. Ben, doğamda var olmayan bir şey için durmadan çabalıyorsam ve uçmaya bu kadar kafayı taktıysam ortada saçma bir durum var demektir! (kanatları çıkarıp kenara koyar)

FİL: Yine fikir değiştirdin. Bu sefer de penguenin bir deneyde kullanıldığına ve insanların seni uçurmak için uygun kanadı aradıklarına inanıyorsun öyle mi? Bir bilim insanının beyninde miyiz yani? Üstelik yalnız seni uçurmaya çalışmıyor! Çitaya leopar kıyafeti giydiriyor? Fili palyaçoya çeviriyor! Bir bilim insanı?

Penguen kafa sallar. Ama düşününce kendi bile söylediklerinden şüphe duymaya başlar. İnek kimsenin onu yemeye çalışmayacağına inanmıştır. Saklandığı yerden çıkarak diğerlerinin yanına gelir.

İNEK: Bu insanlar beni yemekten keyif alıyor. Neden hayallerinde bana hızlı koşmam için spor ayakkabı giydirsinler ki? Bu ancak kaçış yolu aradığım için benim hayalim olabilir. Fillerin sirklerde işkenceye maruz kalarak palyaço gibi kullanıldığını düşünürsek bence hepimiz korkularımızla yüzleşmeye ve onları içselleştirmeye çalışıyoruz. Çitalar leoparlardan korkuyor olabilir mesela? (çitanın sinirlendiğini görünce susmak ister; ama fikirlerini söylemek zorunda olduğu için bu riski göze alır) Sonuçta hızlı koşmadıkları sürece avlarını leoparlara kaptırıp aç kalıyorlar değil mi? Belki de bir leopar gibi evrimleşmek istiyorlar! Hızlı koşmak değil, güçlü olmak istiyorlar.

FİL: Peki neden başka hayvanlar değil de biz? Mesela neden bir timsah yok? (kimse cevap veremez) Size sebebini söyleyeyim. (hortumuyla kendi kıyafetini işaret eder) Fil hafızasına sahip ve bu yüzden de çevresi tarafından hep bilgili biri olarak tanınan; ama aslında bilgisiyle değil esprileriyle, komik yönleriyle anılmak isteyen ve başaramayan bir insan ile karşı karşıyayız. (penguenin attığı kanatları gösterir) Çevresinde şirin mi şirin biri olarak görüldüğünden içindeki yırtıcı kuşu özgürlüğüne kavuşturmayı bir türlü beceremeyen…

PENGUEN: (sözü devralır) Bu yüzden de olduğundan farklı davranan, davrandığı gibi olmaya çabalayan... (ineğin spor ayakkabılarına bakar)

İNEK: (sorunu çözmeye başladıklarını düşündüğü için heyecanlanır) Hayvansal gıda tükettiği için kendini suçlu hisseden… (köpeğe döner)

KÖPEK: ( kıyafetine bakar ve aklına gelenler hoşuna gitmediği için konuşmak istemez. Omuz silker)

KEDİ: (köpek yerine konuşur) Aptallık derecesinde sadık olduğu için kendini kullanılmış hisseden; ama çevresi onu bu şekilde sevdiğinden dolayı bu davranışından vazgeçmeyen, herkesin yardımına koştukça daha çok kullanıldığını bilen ve bu durumu değiştirmeyen…

ÇİTA: (atik bir hareketle ortalarında biter) Veee neden çita? Çünkü hızlı karar verip hemen harekete geçen, bu yüzden çabuk yorulup pişman olan biri bu. Artık koşmak istemiyor. Bir şeylerin peşinde koşarak elde etmek yerine daha kolay yoldan çözüme ulaşmak istiyor.

KEDİ: (neden İngiliz Kraliyet muhafızı kıyafeti giydiğini açıklama gereği duymaz) Sanırım hepimiz fille hemfikiriz. Ben kimim sorusuna cevap arayan ve tüm insanların yaptığı gibi kendiyle barışık olmak yerine başka biri gibi davranan bir insanın hayal gücüyüz! İyi, tamam da neden hepimiz bir çocuk geleceğine inandık?

Yine sessizlik olur. Çocuklarla arası iyi olan köpek üzgün bakışlarla konuşmaya başlar.

KÖPEK: Çünkü çocukluğuna dönmek isteyen ve o günlerdeki gibi dertsiz tasasız yaşamayı özleyen bir insan bu. İçindeki çocuğa kavuşamayan bir insan bu! O yüzden çocuğu bekliyoruz.

FİL: Daha bekleyecek miyiz?

İNEK, KEDİ, KÖPEK, PENGUEN, ÇİTA: Başka çaremiz mi var?

Perde kapanır

SON

bottom of page